Şeytan insanlara sürekli olarak haksızlığa uğradıkları telkini vererek onları samimi imandan uzaklaştırmaya çalışır. Şeytanın etkisindeki bu kişilerin ruh hallerini yansıtan gizli kötülükler çok detaylı ve çok çeşitlidir. Bunlardan biri, özellikle nefislerine ağır geldiğini ve haksızlığa uğradıklarını düşündükleri zamanlarda kurdukları cümlelerde gizlidir. Bu cümlelerin genel anlamına bakıldığında, kişinin daha sonra rahatlıkla savunup tevil edebileceği şekilde olduğu görülür. Böyle bir kişi, vermek istediği şeytani mesajı cümlenin içine özellikle öyle bir yerleştirir ki, kötü niyetle söylendiği tam olarak ispat edilemez. Sanki olumlu bir söz söyleniyor ve karşı tarafın söyledikleri tasdik ediliyor gibi görünür ama tam tersine bu sözler isyan ve red içermektedir. Cümleler ters mantıklar üzerine kurulmuştur. Konuşmaya önce kabul sözleriyle başlanır ancak cümlenin ortalarına doğru sinsice yerleştirilen kalıplarla kişinin aklının bu konuya hiçbir şekilde yatmadığı ifade edilir.
Haksızlığa uğrama eğilimindeki kişilerin bu yöntemini, sıradan birkaç konuyla şöyle örneklendirebiliriz: Sözgelimi bir kişiye, hasta olmaması için soğuk havada dışarı çıkmamasının daha iyi olabileceği söylendiğinde önce bunu kabul eden bir cümle kurar. "Çok doğru bundan sonra bu konuya dikkat ederim" gibi olumlu bir söz söyler. Ancak bunun ardından da, sanki özürünü dile getiriyormuş gibi bir edayla şeytani üslubunu devreye sokar; örneğin "haklısın, dışarı çıkmanın kötü bir şey olduğunu düşünemedim" gibi kendisine tavsiye edilen söz ile alakasız bir çıkarım yapar. Bu durumda karşı taraf ondan çok mantıksız ve çok garip bir şey istemiş konumuna düşecek, o da haksızlığa uğramış olacaktır. O da bu haksız isteğe boyun eğmiş, rıza göstermiş, ses çıkarmamış bir konumda olacaktır. Oysa karşı tarafın son derece hayırlı tavsiyesi kişinin ortaya attığı bu samimiyetsiz yaklaşımdan son derece uzaktır.
Bu, cahiliye toplumlarında sıkça rastlanan, insanların karşılarındaki kişileri yıldırmak ya da kendilerinden mantıksız bir istekte bulunduklarını ifade etmek için kullandıkları gizli ve klasik bir üsluptur. Örneğin bu karakterdeki kişilere elindeki parayı akılcı bir şekilde harcaması söylendiğinde "olur çok dikkat ederim hiçbir şey yemem ya da içmem" diyerek karşısındaki insanın söylemek istediğinin tam tersine bir çıkarım yaparlar. Bu, karşı tarafı söylediklerine pişman edip, sözünü geri aldırtmak için kullanılan bir yöntemdir. Bu şekilde karşı taraf üste çıkıp kendisine haksızlık yapıldığını iddia edebileceği bir delil oluşturmaya çalışır. Oysa aklı başında bir insanın karşısındakinin sağlığını tehlikeye atacak, doğal ihtiyaçlarını gidermesini engelleyecek bir teklif ya da tavsiyede bulunması söz konusu değildir.
Haksızlığa uğrama eğilimi içerisinde olan insanlar, iman edenlerin kendilerini hayra çağıran sözlerine karşı da günlük hayatta kullanılan bu samimiyetsiz üslupla karşılık verirler. Ancak bu davranışlarıyla kendilerini şeytanın ahlakına biraz daha yakınlaştırmaktan başka bir sonuç elde edemezler. Samimi iman sahipleri Allah'ın "Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size." (Enbiya Suresi, 18) ayetiyle bildirdiği gibi, hak ile onların bu batıl yöntemlerini en güzel şekilde etkisiz hale getirirler.
0 yorum:
Yorum Gönder