12 Mart 2010 Cuma

Gözlerde Gizlenen Hainlik ve Yüzdeki Karanlık İfade



Gözler, bir insanın ruhunda yaşadığı tüm duyguları yansıtan önemli bir samimiyet ölçüsüdür. İman eden kimseler gözlerinin bu özelliğini en hayırlı şekilde kullanır, sözleriyle ve tavırlarıyla olduğu kadar gözleriyle de güzel ahlaklarını ortaya koyarlar. Dolayısıyla yüzlerinde son derece aydınlık, nurlu ve temiz bir ifade hakimdir. Bakışlarından Allah'a derin bir teslimiyetle bağlı oldukları, dürüst, güvenilir, samimi, akıllı, vicdanlı ve huzurlu kimseler oldukları anlaşılır.

Şeytanın etkisi altına giren kimselerin yüzlerinde ise bu özellikleri görebilmek genellikle mümkün olmaz. Şeytanın kendilerine telkin ettiği negatif ruh hali nedeniyle yüzlerinde huzur ve güvenlik ifadesinden eser yoktur. Aksine kalplerindeki olumsuz düşüncelerin yüzlerine yansımasından dolayı karanlık, ne düşündüğü belli olmayan, anlaşılmaz bir ifadeleri vardır. Her ne kadar yaşadıkları şeytani ruh haline dair hiçbir delil vermediklerini düşünseler de, aslında yüzlerinin bu hali, hayırlı ve iyi düşünceler içinde olmadıklarının bir delilidir. Bu yüzün ardında daha nelerin gizlendiğinin bilinememesi ise tedirgin edicidir.

Elbette ki söz konusu kişiler de yüzlerinde oluşan bu negatif etkinin, karanlık ve zilletin farkındadırlar. Belki bir olaydan, belki bir kişinin tavırlarından belki de hiçbir gerçeklik payı olmayan, tamamen kafalarında kurdukları düşünceleri samimiyetsizce yorumlamalarından dolayı bu negatif ruh haline girmişlerdir. Ve bu hoşnutsuzluklarını da gizliden gizliye çevrelerindekilere anlatabilmek için bu şeytani metodu kullanmaktadırlar. Allah Kuran'da yaptıkları kötülükler nedeniyle vicdanları kararan insanların yüzlerini bir zillet bürüdüğünü bildirmektedir:

Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. (Yunus Suresi, 27)

Yüzleri adeta bir gece kadar karanlık olan bu insanların bakışları normal değildir. Gözlerinde rahat, huzurlu ve mutmain bir ifadeye rastlamak çok zordur. Yoğun olarak negatif bir ruh hali içinde olduklarından tedirginlikleri ve tevekkülsüzlükleri gözlerine yansır; bu gerilim gözlerinde fiziksel anlamda da bir kasılma oluşturabilir. Gözler olabildiğince küçülür ve donuklaşır. Zihinleri nasıl şeytanın etkisinde ise aynı şekilde gözleri de yoğun olarak şeytanın etkisi altındadır. Yoksa bir insanın gözleri ortada hiçbir şey yokken sebepsiz yere böyle bir hal almaz; mat ve anlamsız bakışlarla bakmaz. Samimi, dürüst normal bir insanın gözü açık, canlı ve parlaktır. Yaşadığı olaylar doğrultusunda gözünde çeşit çeşit insani anlamlar oluşur. Böyle bir insanın gözlerine rahat bakılabilir ve bağlantı kurulabilir. Şeytanın etkisinde olan insanların gözlerine bakmak ise son derece zor ve yorucudur. Bu kişi ile aynı ortamda bulunulduğu sürece üzerindeki negatif etki, orada bulunan diğer tüm insanları huzursuz eder.

Bu noktada şunu da belirtmek gerekir ki, elbette bu bakış bozukluğunu düzeltebilmek tamamen kişinin kendi iradesinde olan bir durumdur. Kalbindeki kuruntuları, şeytandan gelen kötü düşünceleri bir kenara atıp yerine Kuran ahlakına uygun hayırlı düşünceler koyduğu zaman, yüzü de bakışları da Allah'ın izniyle aydınlanacak ve güzelleşecektir. Hatta güzel ahlakı ve Rabbimiz'e olan teslimiyeti doğrultusunda yüzündeki nur, bakışlarındaki anlam da giderek derinleşecektir. Ancak söz konusu kişiler bu bakışları belirli hedefler doğrultusunda kasıtlı olarak yaptıkları için bu durumu ortadan kaldıracak bir çaba harcamaktan da kasıtlı olarak kaçınırlar.

Allah insanları tanımada ve teşhis etmede bakışların önemine Kuran'ın pek çok ayetinde işaret etmiş; "Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın..." (Muhammed Suresi, 30) ayetiyle yüz ifadelerinin münafıkları tanıtan önemli bir özellik olduğunu belirtmiştir.

Allah Kuran'da Peygamberimiz (sav) döneminde yaşayan bir grup samimiyetsiz insanın bakışlarından da örnekler vermiştir. Bir ayette, Peygamber Efendimiz (sav)'e olan bakışlarındaki bozukluğun şiddetini "O inkar edenler, zikri (Kuran'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi..." (Kalem Suresi, 51) şeklinde bildirmiştir.
Oysa ne şekilde bakarsa baksın her insanın unutmaması gereken önemli bir gerçek vardır; Allah kendisini her an görmektedir. Kuran'ın "Gözler O'nu idrak edemez; O ise bütün gözleri idrak eder. O, latif olandır, haberdar olandır." (Enam Suresi, 103) ayetiyle Allah bu durumu insanlara bildirmiştir. Bir başka ayette ise "(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir." (Mümin Suresi, 19) hükmüyle haince bakan gözlere, bu kişilerin kalplerinde sakladıklarına dikkat çekilmiştir.

Şeytanın etkisine kapılarak, bazı kötü ahlak özelliklerini kalplerinde gizlice yaşatan bu insanların göz ardı etmemesi gereken çok önemli bir konu daha vardır. Bu kimseler gerçek niyetlerini tavırlarında belki açıkça göstermiyor ve kötü ahlak özellikleri içeren davranışlardan titizlikle sakınıyor olabilirler. Ancak unutulmamalıdır ki kişinin yaşadığı şeytani ruh halini yansıtan gözlerindeki ifade de ona ahirette büyük sorumluluklar yükleyebilir. Bir insan diğer her tavrına çok dikkat ettiği halde sırf içinde gizlediği ve bakışlarına yansıyan kötülüklerden dolayı günaha girebilir, Allah'ın rızasını ve cennetini kazanamayabilir. (En doğrusunu Allah bilir) Allah Kuran'da, dünya hayatında sorumsuzca yüklendikleri nedeniyle ahirette büyük bir pişmanlığa kapılacak olan kimselerin varlığını hatırlatarak, tüm insanları bu tehlikeye karşı uyarmaktadır:

... Öyle ki, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: "Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar olsun bize…" derler. Dikkat edin, o işleyip-yüklendikleri ne kötüdür. (Enam Suresi, 31)

0 yorum: