12 Mart 2010 Cuma

Fitne ve fesat çıkarmaya çalıştıkları halde, "ıslah ediciler" olduklarını söylemeleri



Allah'ın sonsuz adaletini, kaderin işleyişindeki mükemmelliği, Kuran ahlakının insanlara getirdiği huzur ve rahatlığı çok iyi bildikleri halde, gizliden gizliye haksızlığa uğradıklarına dair bir izlenim vermeye çalışan kimseler Allah Katında büyük bir sorumluluk yüklenmektedirler. Bu tavırlarıyla müminler arasında fitne ve fesat çıkarmaya yönelik bir çaba içerisine girmiş olurlar ki Kuran'da bu karakterdeki insanların, şerrinden sakınılması gereken kimseler oldukları bildirilmiştir. Kuran'da "hannas" olarak adlandırılan, kalplere gizlice vesvese verip fesat çıkaran bu insanların karakterleri ayetlerde şöyle tarif edilir:

De ki: İnsanların Rabbine sığınırım. İnsanların malikine, insanların (gerçek) ilahına; 'Sinsice, kalplere vesvese ve şüphe düşürüp duran' vesvesecinin şerrinden. Ki o, insanların göğüslerine vesvese verir (içlerine kuşku, kuruntu fısıldar); Gerek cinlerden, gerekse insanlardan (olan her hannas'tan Allah'a sığınırım). (Nas Suresi, 1-6)

Haksızlığa uğradıklarına kesin olarak inanan bu insanlar şeytanın telkinleriyle iman edenler arasında hannaslık yaparlar. Kendi haklılıklarını ispatlayabilmek, gururlarını kurtarabilmek adına, müminler arasında kargaşa çıkartmaya, onları da kendi ruh hallerine çekmeye çalışmaktan hiç çekinmezler. Böyle sinsi bir çaba yürütmenin dünyadaki ve ahiretteki sonuçlarını hiç düşünmeden çirkin bir cesaret gösterirler. Müslümanca yaşamaya gereği gibi niyet etmedikleri için neredeyse gösterdikleri her tavır, söyledikleri her söz yeni bir fitne yeni bir fesat arayışına yönelik olur. Bu durumları kendilerine söylendiğinde ve tavırlarının Kuran ahlakına uygun olmadığı hatırlatıldığında ise, şeytanın etkisiyle bunu da kabul etmezler. Tam tersine son derece iyi niyetli olduklarını söyleyerek kendilerini savunurlar. Amaçlarının asla fesat çıkarmak olmadığını tam tersine iyilik yapmak, hem kendilerini hem de başkalarını ıslah etmek, insanlara faydalı olmak olduğunu söylerler:

... sana gelerek: "Kuşkusuz, biz iyilikten ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye Allah'a yemin ederler? (Nisa Suresi, 62)

Ancak Allah öne sürdükleri bu mantığın doğru olmadığını, asıl amaçlarının "fitne çıkarmak" olduğunu şöyle bildirir:
Kendilerine: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler. Bilin ki; gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır, ama şuurunda değildirler. (Bakara Suresi, 11-12)

Kuran'ın bir başka ayetinde ise Allah şeytanların ayartarak şaşkınca bıraktıkları doğru yolda olduklarını düşünen bu insanların dostlarına da "doğru yola, bize gel" şeklinde çağrılarda bulunduklarını bildirmiştir:

De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Enam Suresi, 71)

Kuran'da verilen bu bilgiler, şeytanın insanlara tüm bu tavırları "iyilik, doğruluk ve mükemmellik" adına, insanlara adalet dağıtmak adına yaptırdığını, onların da çevrelerindeki insanları doğruluk adına kendi ahlaklarına çağırdıklarını göstermektedir. Oysa bu kimseler sözlerindeki samimiyetsizliklerine kendileri de şahittirler. Şeytanın kendilerini an an hangi sözlerle, hangi mantıklarla nasıl ikna edip yönlendirdiğini; buna karşın vicdanlarının, yanlış davrandıklarını, bundan vazgeçmeleri gerektiğini ve doğru olan tavırları kendilerine nasıl ilham ettiklerini çok iyi bilmektedirler. Şeytan şuurunda olmadıkları bir yerden yaklaşmış, kendi hannaslık vasfını bu insanlar vasıtasıyla yerine getirmeye başlamıştır. Telkinleriyle etkisi altına aldığı bu insanların iradelerini zayıflatmış, onları vicdanlarının sesini dinlemeyecek hale getirmiştir.

Allah, şeytanın etkisiyle kendilerini ıslah ediciler olarak gören, iyi işler yapmakta olduklarını iddia eden bu insanların dünya hayatındaki tüm çabalarının boşa gittiğini ve cehennemle karşılık göreceklerini bildirmiş, şeytanın bu oyununa karşı insanları şöyle uyarmıştır.

"Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." (Kehf Suresi, 104)

0 yorum: